11 Ekim 2019 Cuma

EDS BU İŞ İÇİN BİÇİLMİŞ KAFTAN

İzmir’de Hazır Giyim denilince akla gelen ilk isimlerden olan Yalaz Tekstil’in kurucusu Altan Yalaz, Enfotek’in sorularını yanıtladı. Yalaz, ‘’EDS bu iş için biçilmiş kaftan’’ derken,  “Herkes tek bir sistem kullanarak  güvenli bir şekilde veri akışı sağlıyor, veriyi korumak ve düzenlemek ile uğraşmadan işine konsantre olabiliyor. Veri güvenliği , verilerin giriş ve dağıtım kolaylığı en büyük katkılarından” dedi. Duayen Hazır Giyimcinin yanıtları şöyle:

Merhaba Altan Bey, Hazır Giyim sektörü sizi yakından tanıyor ancak biz sizin ağzınızdan kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Merhaba Ben Altan Yalaz. 1973 yılında Ege Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. Uzun yıllar bir Alman firmasına çalıştım. Orada proje müdürlükleri yaptım. Almanya başta olmak üzere Tunus, İsviçre, Hong Kong gibi ülkelerde çalıştım.

Yalaz Tekstil ne zaman kuruldu?

Yalaz Tekstil’i de 1990 yılında kurduk. 4 yıl sonra ise FILO D’ORO markamızı tescil ettirerek Ege Bölgesi’nde 11 butiğimiz sayesinde üretimimizin yüzde 40’ı iç piyasada, yüzde 10’u ihracat olmak üzere yarısını FILO D’ORO markamızla pazarladık.

Peki EDS ile geçmişiniz ne kadar eskiye dayanıyor?

Şöyle bağlayacağım; Hong Kong’ta zamanına göre çok enteresan şeylere şahit olmuştum. Orada günün tüm verileri merkeze küçük şifrelerle gönderiliyordu. Patron 6 ayda bir ziyarete gelirdi. Genel müdür de çok uğramazdı. Veriler anında herkes tarafından görülürdü. İşte EDS’de bunu sağlıyor. Bu verileri görmeniz için biçilmiş kaftan. Daha önceden bunları manuel olarak yapıyorduk. Daha sonra Excel tabloları çıktı ve her şirket kendi verilerini üretmeye işlemeye başladı. Ancak bunlarda bir takım eksiklikler vardı. Bahse konu Excel dosyası üzerinden yaptığınız değişiklikte önceki verileri göremiyordunuz, verileri analiz edemiyordunuz. İşte tam bu noktada, başlangıçta dirsek sürtmeler olsa da EDS bize çok yardımcı oldu. Bir 8-10 ay kullanıma alışma süresi oldu. Alıştık ve sonra vazgeçilmez oldu. Konfeksiyonda battıktan sonra battığını fark eden şirketler var. Onun için maliyet muhasebesi çok önemli. Bu konuda da EDS en büyük araçlardan.

EDS’nin iş süreçlerinize katkıları nelerdir?

Dışarıdan sisteme bağlandığınızda hangi siparişin ne durumda olduğunu görüyorsunuz. Hatta özel bir şifre ile müşteri sisteme bağlanarak, ürünün ne aşamada olduğunu kendisi görüyor. Uzak Doğu ülkelerine göre  Avrupa’ya yakın olduğumuzdan bu gibi programlar ile elimizi güçlendiriyoruz. Herkes tek bir sistem kullanarak  güvenli bir şekilde veri akışı sağlıyor, veriyi korumak ve düzenlemek ile uğraşmadan işine konsantre olabiliyor. Veri güvenliği , verilerin giriş ve dağıtım kolaylığı en büyük katkılarından.

Enfotek’in danışmanlık hizmetleri hakkında neler söylersiniz?

Bir süredir çok sık görüşemiyoruz. Ancak yakın zamanda bir toplantı yaparak, durumu ve güncel konuları görüşeceğiz. Ama sorun yaşamadığımızı biliyorum. Arkadaşlarla konuştuğumda hepsinin memnun olduğunu görüyorum.

Altan Bey, çok uzun yıllara dayanan tecrübenize dayanarak, sektördeki gelişmeleri nasıl yorumlarsınız? Ulusal ve uluslararası pazarda sektörün konumu ve geleceği konusunda düşüncelerinizi alabilir miyiz? 

Kendim mezun olduğum üniversiteyle çok haşır neşirim. Ege Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Mezunları Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanıyım. Hocalar ve öğrenciler ile iletişim halindeyim. Konferanslar ve görüşmeler yapıyorum. Hatta bizim bölümde bir dersliği modernize ederek adımı verdiler, sağ olsunlar. Tabi çoğu kimse konfeksiyon sektörüne olumsuz bakıyor. 1985 ile 1995 arasında konfeksiyon ve tekstil ihracatı Türkiye’nin ihracatının yüzde 40’ını teşkil ediyordu. O yıllarda yüzde 30 oranında ihracat artıyordu. İvme hep yukarıydı. Günümüzde eski artışlar yok. Yüzde 5-10 arasında. O sebeple kötü gibi gözüküyor. Ama bunun nedeni konfeksiyonun kötü durumda olması değil. Diğer sektörler gelişti. Uzak Doğu’nun yeni pazar olması, makine sektörünün gelişmesi gibi nedenlerden dolayı tekstil, toplam ihracat hacminde yüzde 20’lere düştü gibi gözüküyor. Konfeksiyon geriye gitmedi. Türkiye bu işin Şampiyonlar Ligi’nde oynuyor. Bugün butikvari, daha katma değerli, kısa terminli işleri yapıyor. Büyük adetli siparişler alınıyor. Balkanlarda tesisi olan arkadaşlar var. Bu işin pazarlamasını bilmek için üretimi iyi bilmek gerekiyor. Türkiye bu noktada çok başarılı. Ürünün iyi olması da kaliteli olması demektir. 25 yıl önce yüzde 60 randımanlı çalıştığınızda yüzde 30 para kazanıyordunuz. Ama bugün yüzde 60 randımanlı çalıştığınızda iflas edersiniz, 70’le başa baş, yüzde 80 ile para kazanırsınız. Rekabet eskiden olduğundan daha büyük. Sizin performansınızdaki düşüklüğüm maliyetini müşteri karşılamaz. Çünkü artık alternatif çok. Bu sektörün öleceğini zannetmiyorum. Tekstil ileride daha da güzel günler görecektir. Küresel ticaret savaşında Türkiye, Atatürk zamanından kalma iplik kumaş nowknow’ına konfeksiyon da girdi. Aksesuarda çok gelişmeler oldu. Ben ümitsiz değilim.

Sektörde geleceğin stratejisi ne olmalı? 

Müşteriye sınırsız hizmet vermek, daima kendinizi-ekibinizi-firmanızı geliştirmek. Ekibiniz ile uzun yıllar, huzurlu çalışmak.

Sizce, bu sektörün keyifli ve zor yanları neler? 

Keyifli yanları :  Yabancılar ile aynı kulvarda iş yapmak, Sık seyahat emek. Yabancı dilin unutulmayıp, sürekli kullanılması, Hızlı ve hareket sebebiyle, insanın hasta olmaya fırsat bulamaması, sıhhatli yaşam, Asla canınızız sıkılmaması.  Zor yanı bence yok.

Bir Tekstil Mühendisi olarak, bu yıl sınava girecek olan ve mühendislik tercihi ağır basan öğrenciler neden bu bölümü tercih etsinler? Gençlere ne gibi önerileriniz olur?

Gençlere en büyük tavsiyem okurken işin ucundan tutmalı, çalışmalılar. Aksi taktirde iş hayatına atıldıklarında teori ile pratik arasında bağlam kuramazlar. Yabancı dil öğrenmeyi öncelik olarak tespit etmeliler. Bu sektör oldukça hareketli. Ve dünya çapında rekabetçi olmamız sebebiyle genelde ihracat çalışılmakta. Yabancı dil öğrenme kolaylığı var. Farklı ülkeleri tanımak ve ticaret yapmak kendimizi geliştirmemizi hızlandırma gibi avantajları olduğu için de bu bölümü tercih edebilirler.